Simone Weil – Prolog

Simone Weil – Prolog

 

 

Zaman zaman düşünür, zaman zaman çileci/mistik olarak tanımlanan ve en uç noktada Sokratik/İsevi bir tarzda düşüncelerinin/tinselliğinin “şehidi” olan sıradışı filozof Simone Weil, 1942 Mayıs’ında Amerika’ya doğru hareket etmeden önce Gustave Thibon’a defterlerinden ve el yazması parçalardan oluşan hacimli bir toplam bırakmıştı. Bu toplamda yer alan ve Weil’in Savaş Öncesi Defteri’nin (1933-1939) sonuna ya da New York Defteri’nin (1942) hemen öncesine tarihlenen “Prolog” (Prologue), düşünürün belli bir dönemine ait yazılarının değil toplu yazılarının “girizgâh”ı olarak değerlendirilmesi gereken bir metin olarak görülebilir. Bu parçayla bağ kurabilen okur, onun tüm yazılarıyla bağ kuracaktır.

 

 

Filozof, tüm düşüncesine yön veren mistik deneyimini ancak bu denli ustaca öyküleştirebilirdi: hiçbir şeyi anlatmayarak her şeyi anlatan, ya da her şeyi anlatırmış gibi görünürken hiçbir şeyi anlatmayan kısacık bir kurmaca numunesiyle. – Kalıcı, sürekli, tekrarlı, yankılı bir hale bürünen bir deneyimdir burada özetlenen; kişisel zamanı giderek tümüyle ikame eden bir deneyim: hissettirmeden gelen ama gün gibi, saat gibi, an gibi gerçek olan ve gölge gibi kaybolup gidiveren – ama kalıveren, hiç terk etmeyen, Ben’in yapıtaşlarına işleyen sonsuzluk deneyimi.

 

* Okurlar için son bir not: “Prolog”da, Fransızcanın doğası gereği üçüncü tekil şahıs, yani Tanrı, baştan sona maskulen (il) olarak karşımıza çıkıyor. Acaba bu metinde Weil’in üçüncü tekil şahsı feminen (elle) olsaydı nasıl bir anlam farkı ortaya çıkardı? Bu bakımdan, Türkçede üçüncü tekil şahsın cinsiyetsiz olması metnin ruhunu yakalamak adına bize muazzam bir avantaj sunmuyor mu?

 

Yayın tarihi: Ağustos 2021

isaretatesi.com

işaret ateşi